Merhaba, ben Uğur. Felsefe öğretmeniyim.

Ama bu yazıyı yazmama neden olan şey mesleğim değil; içimde yıllardır taşıdığım bir merak, bir tutku ve hiç bitmeyen bir arayış.

Yıllar önce, üniversite öğrencisiyken bir konuyu merak ettim:

"Chatbot nasıl yapılır?"

O yıllarda ChatGPT, Gemini gibi sistemlerin henüz adı bile geçmiyordu. Ben ise elimdeki sınırlı kaynaklarla, insan gibi cevap verebilecek bir bot geliştirmeye çalışıyordum. "Botmo" ismi, o arayış sırasında doğdu. Sadece fonetik uyum nedeniyle aklıma gelmişti.

İlk Botmo oldukça basitti. "Nasılsın?" dediğimde "İyiyim." diyordu. Ama "Nasılsın Botmo?" sorusunu anlayamıyordu. :) Kelime kelime eşleştirme mantığına dayalı bu sistem, doğal olarak fazla ileri gidemedi. Botmo, yıllar boyunca rafta kalacaktı.

Ama fikir zihnimde hep yaşıyordu.


NEDEN ISRAR ETTİM?

Yıllar geçtikçe kodlama ve teknolojiye olan ilgim arttı. Pek çok farklı chatbot sistemiyle karşılaştım. İçlerinden biri, Jessica Bot, beni derinden etkilemişti.

Jessica, bilmediği soruları kullanıcılara soruyor ve onların verdiği cevapları hafızasına alarak kendini geliştiriyordu. O dönem için bu neredeyse bir mucizeydi.

Bu yapıyı Botmo'ya entegre etmeye çalıştım. Başardım da. Ama sistem güvenli değildi. Spam'a açıktı, yanlış bilgiler öğreniyordu. Ne yaptıysam, tam anlamıyla tatmin edici bir sonuç alamadım.


DERKEN BİR GÜN...

Karşımıza ChatGPT çıktı.

Resmen aklımı başımdan aldı. Yıllardır ulaşmak istediğim o seviye, tüm bilgeliğiyle önümde duruyordu. Ama çok net bir şey daha anladım:

Böyle bir sistem bireysel çabayla değil, milyarlarca veri, devasa sunucular, yüzlerce mühendis ve yıllar süren eğitimle mümkün oluyordu.

Benim ise cebimde 5 kuruş yoktu. Aylardır işsizdim. ".com" alan uzantısını bile alamıyordum.

Ücretsiz hostinglere bel bağlıyor, her defasında sıfırdan kuruyor, gizli kısıtlamalarla boğuşuyordum. Her şey vazgeçmek için yeterli sebepti.

Ama vazgeçemedim.


BOTMO'NUN DÖNÜŞÜMÜ

Her engelden sonra Botmo, eskiye kıyasla daha gelişmiş halde yeniden ortaya çıkıyordu. Bir noktaya geldi ki, PDF dosyalarını okuyabiliyor, içindeki sorulara yanıt verebiliyordu.

Ama hâlâ en büyük sınırdaydım:

NLP (Doğal Dil İşleme).

Yani bilgisayarların insan dilini anlamasını, üretmesini ve tepki vermesini sağlayan teknoloji. Ve bu teknoloji, bireysel bir geliştirici için neredeyse erişilmez derecede pahalıydı.

Tam bu noktada, çok kritik bir karar verdim:

Yapay zekâ seviyesinde olmasa da ona en yakın yapıyı kurabilirim. Üstelik hiçbir ücret ödemeden.


SIFIRDAN BİR ALTYAPI: BLOGGER ÜZERİNDE BİR BOT

Bunun için en mantıklı platform Blogger'dı. Google'ın ücretsiz sunduğu bu sistem, normalde sadece blog yazmaya yarar. Ama ben bu sınırlı sistemin sınırlarını zorladım:

Blogger'ın varsayılan temasını sıfırladım.

Chatbot arayüzünü bu tema üzerine entegre ettim.

Botun veritabanı işlevi görecek sayfalar oluşturdum.

Sadece cümle yazmasıyla bile çalışan hızlı, sade, üyelik istemeyen bir yapı kurdum.

Sonuç?

%100 ücretsiz, reklamsız, güvenli, gizliliğe saygılı, çevre ve enerji dostu, tamamen ülkemize özel bir chatbot: BOTMO.


BUGÜN NE DURUMDAYIZ?

Botmo, cümleleri mümkün olan en iyi anlam eşlemesi yolu ile anlayıp uygun cevaplar verebiliyor.

Kullanıcılar ile cihazların varsayılan TTS özellikleri üzerinden sınırsız sesli sohbet yapabiliyor.

Tamamen ücretsiz, reklamsız, üyeliksiz, sınırsız ve hızlı çalışabiliyor.


SON SÖZ

Botmo belki dünyayı değiştiremeyecek ama bizim dünyamızı değiştirebilir. Eğer sizin içinizde de böyle bir fikir, tutku, proje varsa, kısıtlı imkanlar, doğru inatla birleşince mucizelere dönüşebilir.